Hayata Dair Hikayeler | Hayata Bakışınız Değişecek - Ana Sayfa
Yakında Bizi Takip Edin Yakında Facebook Sayfamız Yakında! Bizi Twitter'da Takip Edin! Instagram  Sayfamız Yakında!

Hayata Dair Hikayeler | Hayata Bakışınız Değişecek

23 NiSAN

Merhaba! Şuan "23 NİSAN" adlı hikayeyi görüntülemektesiniz!
Hayata Dair Hikayeler.Tr.Gg

Nisan 2014
 
 
Japonya'da bir çocuk, 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmis ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş. Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya'nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak bir şeyin olup olmadığını sormuş.. Hoca: Getir çocuğu bir bakalım, demiş. Ertesi gün baba-oğul hocanın yanına gitmişler... Hoca çocugu süzmüş ve: - Tamam demiş. Yarın eşyalarını getir, çalışmalara başlıyoruz. Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş ve: - Bu hareketi çalış, demiş. Çocuk bir hafta aynı hareketi çalışmış... Sonra hocasının yanına gitmiş. - Bu hareketi ögrendim, başka hareket göstermeyecek misiniz? diye sormuş. Hocanın cevabı: - Çalışmaya devam et olmuş... 2 ay, 3 ay, 6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş. Çocuk bu bir yıl boyunca hep o aynı hareketi tekrarlamış. Hocanın yanına tekrar gitmiş: - Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum, bana başka hareket göstermeyecek misiniz? - Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz.. 2 yıl, 3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuş. Bir gün hocası yanına gelip: - Hazır ol!, demiş. Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın!'... Delikanlı şok olmuş. Hem sol kolu yok, hem de judo da bildiği tek hareket var. Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş, ama hocasına saygısından ses çıkarmamış. Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. Derken... İkinci, Üçüncü maç... Çeyrek, yarı final ve final... Finalde delikanlının karşısına ülkenin son on yılının yenilmeyen şampiyonu çıkmış.. Delikanlı dayanamayıp hocasının yanına koşmuş: - Hocam hasbel kader buraya kadar geldik. Ama rakibime bir bakın hele... Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var... - Bu kadar bana yeter... - Bari çıkıp da rezil olmayayım. İzin verin turnuvadan çekileyim... - Olmaz demiş hocası. Kendine güven, çık dövüş. Yenilirsen de onurunla yenil. Çaresiz çıkmış müsabakaya. Maç başlamış. Delikanli yine bildiği o tek hareketi yapmış ve tak.! Yenmiş rakibini şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş: - Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım? - Bak oğlum. 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki, artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir, ikincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir! Bunu anlatan dostumuz bir de şunu ekledi: - İnsanların eksiklikleri bazen, aynı zamanda en güçlü tarafları olabilir... [Ama yeter ki bu eksiklik kafalarında olmasın...!![

Kaynak:
Tek kollu şampiyon | izafet.net
Copyright ©izafet.net
Japonya'da bir çocuk, 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmis ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş. Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya'nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak bir şeyin olup olmadığını sormuş.. Hoca: Getir çocuğu bir bakalım, demiş. Ertesi gün baba-oğul hocanın yanına gitmişler... Hoca çocugu süzmüş ve: - Tamam demiş. Yarın eşyalarını getir, çalışmalara başlıyoruz. Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş ve: - Bu hareketi çalış, demiş. Çocuk bir hafta aynı hareketi çalışmış... Sonra hocasının yanına gitmiş. - Bu hareketi ögrendim, başka hareket göstermeyecek misiniz? diye sormuş. Hocanın cevabı: - Çalışmaya devam et olmuş... 2 ay, 3 ay, 6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş. Çocuk bu bir yıl boyunca hep o aynı hareketi tekrarlamış. Hocanın yanına tekrar gitmiş: - Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum, bana başka hareket göstermeyecek misiniz? - Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz.. 2 yıl, 3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuş. Bir gün hocası yanına gelip: - Hazır ol!, demiş. Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın!'... Delikanlı şok olmuş. Hem sol kolu yok, hem de judo da bildiği tek hareket var. Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş, ama hocasına saygısından ses çıkarmamış. Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. Derken... İkinci, Üçüncü maç... Çeyrek, yarı final ve final... Finalde delikanlının karşısına ülkenin son on yılının yenilmeyen şampiyonu çıkmış.. Delikanlı dayanamayıp hocasının yanına koşmuş: - Hocam hasbel kader buraya kadar geldik. Ama rakibime bir bakın hele... Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var... - Bu kadar bana yeter... - Bari çıkıp da rezil olmayayım. İzin verin turnuvadan çekileyim... - Olmaz demiş hocası. Kendine güven, çık dövüş. Yenilirsen de onurunla yenil. Çaresiz çıkmış müsabakaya. Maç başlamış. Delikanli yine bildiği o tek hareketi yapmış ve tak.! Yenmiş rakibini şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş: - Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım? - Bak oğlum. 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki, artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir, ikincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir! Bunu anlatan dostumuz bir de şunu ekledi: - İnsanların eksiklikleri bazen, aynı zamanda en güçlü tarafları olabilir... [Ama yeter ki bu eksiklik kafalarında olmasın...!!

Kaynak:
Tek kollu şampiyon | izafet.net
Copyright ©izafet.net
Japonya'da bir çocuk, 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmis ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş. Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya'nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak bir şeyin olup olmadığını sormuş.. Hoca: Getir çocuğu bir bakalım, demiş. Ertesi gün baba-oğul hocanın yanına gitmişler... Hoca çocugu süzmüş ve: - Tamam demiş. Yarın eşyalarını getir, çalışmalara başlıyoruz. Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş ve: - Bu hareketi çalış, demiş. Çocuk bir hafta aynı hareketi çalışmış... Sonra hocasının yanına gitmiş. - Bu hareketi ögrendim, başka hareket göstermeyecek misiniz? diye sormuş. Hocanın cevabı: - Çalışmaya devam et olmuş... 2 ay, 3 ay, 6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş. Çocuk bu bir yıl boyunca hep o aynı hareketi tekrarlamış. Hocanın yanına tekrar gitmiş: - Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum, bana başka hareket göstermeyecek misiniz? - Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz.. 2 yıl, 3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuş. Bir gün hocası yanına gelip: - Hazır ol!, demiş. Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın!'... Delikanlı şok olmuş. Hem sol kolu yok, hem de judo da bildiği tek hareket var. Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş, ama hocasına saygısından ses çıkarmamış. Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. Derken... İkinci, Üçüncü maç... Çeyrek, yarı final ve final... Finalde delikanlının karşısına ülkenin son on yılının yenilmeyen şampiyonu çıkmış.. Delikanlı dayanamayıp hocasının yanına koşmuş: - Hocam hasbel kader buraya kadar geldik. Ama rakibime bir bakın hele... Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var... - Bu kadar bana yeter... - Bari çıkıp da rezil olmayayım. İzin verin turnuvadan çekileyim... - Olmaz demiş hocası. Kendine güven, çık dövüş. Yenilirsen de onurunla yenil. Çaresiz çıkmış müsabakaya. Maç başlamış. Delikanli yine bildiği o tek hareketi yapmış ve tak.! Yenmiş rakibini şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş: - Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım? - Bak oğlum. 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki, artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir, ikincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir! Bunu anlatan dostumuz bir de şunu ekledi: - İnsanların eksiklikleri bazen, aynı zamanda en güçlü tarafları olabilir... [Ama yeter ki bu eksiklik kafalarında olmasın...!!

Kaynak:
Tek kollu şampiyon | izafet.net
Copyright ©izafet.net
23 Nisan 1920 Büyük Millet Meclisi’nin açılış günüdür.

Her 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı birlikte kutlarız.

Egemenlik yönetme yetkisidir. Ulusal egemenlik; yönetme yetkisinin ulusta olmasıdır. Osmanlı imparatorluğu döneminde egemenlik padişah­ta idi. Padişah ülkeyi dilediği gibi yönetirdi. imparatorluğun son yıllarında padişahlar rahatlarını düşündüler. Yurt bakımsız kaldı. Ülke sorunları yüzüs­tü bırakıldı. Bu sırada Birinci Dünya Savaşı başladı. Savaş dört yıl sürdü. Bizimle birlikte olanlar savaşta yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenil­miş sayıldık. Yurdumuz İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı. Padişah ve yandaşları ülkenin paylaştırılmasına ses çıkarmadılar.
Mustafa Kemal Paşa Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak için İstanbul’dan Samsun’a 19 Mayıs 1919 günü geldi. Samsun’dan Amasya’ya, oradan Erzurum’a ve Sivas’a gitti. Sivas ve Erzurum’da kongreler topladı. Mustafa Kemal Paşa egemenliğin ulusta olduğuna inanıyordu. Bu inançla «Ulusu yine ulusun gücü kurtaracaktır. Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal egemenliktir» diyordu. Yurdun dört bir yanından seçilip gelen temsilciler – milletvekilleri – Ankara’da 23 Nisan 1920 günü toplandılar.

İlk Büyük Millet Meclisi’nin toplandığı yapı Ankara’da Ulus Alan’ından istasyona giden caddenin başındadır. Bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olan bu yapı tek katlıdır. O yıllar ülkemiz yokluk yoksulluk içindeydi. Milletvekillerinin oturduğu sıralar bir okuldan getirildi. Meclis gaz lambası ile aydınlanıyor, soba ile ısınıyordu. Top seslerinin Ankara’da duyul­duğu zamanlarda bile meclis düzenli toplandı.
Ulusal Kurtuluş Savaşımızla ilgili bütün kararlar bu mecliste alındı. Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde ulusumuz dünyaya Ulusal Kurtuluş Savaşı dersi verdi. Ezilen uluslara kurtuluş yolunu açtı. Bağımsızlık savaşının öncüsü olan kurtuluş savaşımız yeryüzünün öteki uluslarına örnek oldu.

23 Nisan 1920 ilk Büyük Millet Meclisi’mizin toplandığı gündür. 23 Nisan, ulusun yönetme yetkisini kullanmaya başladığı gündür. Bu gün Milli Egemenlik Bayramı’mızdır.

23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır. Atatürk’ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram şenliklerine son yıllarda yabancı ulus­ların çocukları da katılmaya başlamıştır. Atatürk çocuklara çok değer verir, gezilerinde okullara uğrar, ders dinler, sorular sorardı. «Bugünün küçükleri yarının büyükleridir.» diyen Atatürk, yönetimin bayram süresince öğrencilere bırakılması geleneğini başlattı. 23 Nisan’da yönetim birimleri seçimle gelen kurullar bir süre çocuklara bırakılır. Bu güzel gelenek her yıl yinelenir. Her 23 Nisan’da yurdumuz bir bayram alanı olur. Çocuklar törenlerde konuş­malar yaparlar, şiirler okurlar. Gece fener alayları düzenlenir.

23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı egemenliğin ulusta olduğu düşüncesinin kabul edildiği gündür. Çocuk bayramımızdır. Yarının büyükle­ri olan siz çocukların bayramıdır.
 
 

.:! Günün Hikayesi !:.

  • Günün Hikayesi
Sponsor & Reklam
  • Marka Kent Bursa
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol