Şubat 2014
Bir gün bir doktora, gerginlik ve tedirginlikten şikayetçi olan
bir hasta gelmiş. Yapması gereken çok işinin bulunduğunu;
fakat kendisinin rahatsız, işlerin ise beklemeye tahammülü olmadığını söylemiş.
Doktor,
* Bu işleri başka biri yapamaz mı?
Ya da bir başkası size yardımcı olamaz mı? diye sormuş.
Adam,
- Onları yalnız ben yapabilirim;
bütün işler bana bakıyor! diye cevap vermiş.
Doktor,
* Sana bir reçete vereceğim.
Bu reçeteyi aynen tatbik etmen gerekiyor! diyerek,
yazıp eline vermiş.
Adam reçeteyi eline alıp baktığında, hayretler içinde kalmış. Reçetede, her gün en az iki saat işi bırakıp yürüyüş yapacaksın ve her haftanın yarım gününü bir mezarlıkta geçireceksin yazıyormuş.
Hasta adam;
- Yürüyüşü anladık ama; neden mezarlık? diye sormuş.
Doktor,
* Oraya gidip mezar taşlarına bakmanı istiyorum.
Mezarlıklar, kendilerini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur.
Sen de onlar gibi ölüp mezarlığa gömülünce,
kendinden başkasının yapmasına imkan olmadığını
zannettiğin işlerin, başkaları tarafından da yapılmaya
devam ettiğini göreceksin, demiş.
Evet, bulundukları noktada kendilerini vazgeçilmez gören;
halbuki orada, problem çözmek yerine problemin bir
parçası olduğunun farkına varmayan insanlar için de,
doktorun reçetesi geçerli değil mi? Aslında, kendini bu
hasta adam gibi gördüğü sürece, herkes için geçerli bir reçete…